31 Ocak 2021 Pazar

ışıl

 

 

-----------------------------------------------------------------------------------------------

                Birkaç hafta sonra, bir sabah ssu telefonla ışıl’ların evini aramıştı. Kısa bir konuşma yaptıktan sonra Suzan Hanım ışıl’ı uyandırmak için odasına geçti.

“Kızım telefonda ssu var. Uyanman gerekiyormuş.”

“Saat kaç anne?”

“9:30 suları. Haydi kalk. Sesi biraz üzgün geliyordu.”

Işıl arkadaşına kötü bir şey oldu diye hemen ayaklandı ve telefona koştu.

Işıl:

“Kanka iyi misin?”

Su:

“İyi sayılırım kanka. Sadece beklenmedik durumlar oldu.”

“Meraktan çatlatmasana kanka!”

“ Biliyorsun şşaşkın’la her şey iyiydi. Ailece gayet güzel zaman geçiriyorduk…”

“Kaçtığını söyleme bana!”

“Hayır kanka. Kaçmadı ama ayrılık yolu görünüyor.”

“Neden!”

“Ablamın kedi tüyüne karşı alerjisi varmış!”

“Nasıl olur? Şaşkın’la aynı odada kalmaya başlayalı iki haftayı geçti. Daha yeni mi anlaşılıyor?”

“Arada sırada nefesi tıkanıyordu ama bu boyutta bir şey olduğunu düşünmedik biz. Dün gece nefesi iyice tıkandı, acile kaldırdık. Sonra tetkikler yapıldı ve karar kılındı; kedi tüyüne karşı hassasiyeti varmış.”

Işıl şaşkınlık içerisinde:

“E ne olacak şimdi!”

“Yine bir iki ay önceki gibi terasta yaşaması gerekecek. Ama içimde bir huzursuzluk var, çünkü şimdi şşaşkın küçük bir bebek değil. Biraz daha ayaklandı, sürekli hareket halinde. Ben de sabahtan beri sürekli onun yanında dışarıda oturuyorum başına bela açmasın diye.”

“Ben bir iki saate size gelirim kanka. Duruma bir el atılmalı.”

“Atılmalı atılmasına ama… Çok da umutlu değilim ben. Tek derdim; kızımı sokaklara bırakmam gerekiyor.” Dedi ve burnunu çekmeye başladı. Bu durumdayken daha fazla konuşmak istememesi normaldi.

Işıl:

“Üzülme kanka. Yapabileceğimiz her şeyi yapalım. Eğer başarısız olursak, o zaman ağlarız. Umutsuz olmadan zavallıyı oynamayacağız. Bu hayatta beklemediğimiz birçok şey gerçeğe dönüşebilir.”

Su:

“Haklısın kanka. Gel hadi bekliyorum.”

“Ağlamayacaksın değil mi?”

“Seviyorum seni kanka. Merak etme beni.”

                Işıl’ın morali de oldukça bozulmuştu. Hem duruma sinirlenmiş, hem de çok sağlam bir çözüm bulması gerektiğine inanmıştı. Belli ki ssu şu anda mantıklı düşünemeyecek bir haldeydi. Onun şşaşkın’ı ne kadar çok sevdiğini biliyordu. Keza kendisi de çok seviyordu ve onu sokaklara bırakamazlardı. Elinden gelen her şeyi yapacaktı. İşe dostunu ayağa kaldırmakla başlayacaktı.

                Bir bardak meyve suyu içti ve yola koyuldu. Evden hızlıca çıktı.  Bisikletine atladığı gibi soluğu Su’larda aldı. Kapıyı açan Emine teyzesi:

“Hoş geldin Işıl. Bu gün biraz keyifsiziz senin de tahmin edebileceğin gibi.”

“Evet teyzeciğim. Ben de sizinle aynı şeyleri hissediyorum.”

“Tahmin edebilirim kızım. Su dışarıda şşaşkın’ı kucağına almış, ağlıyordu en son baktığımda.”

“Biz konuştuktan sonra daha fazla ağladığını sanmıyorum emine teyze. Tuğba abla nasıl?”

“O bir şeyler atıştırdı ve geri yattı. İyi yani. Ayaklandı bile.”

“Neyse ki her şey yoluna giriyor.”

“Giriyor kızım. Lakin herkes çok üzgün. Tuğba da olanlara anlam veremiyor, bir iki hafta sapasağlam kalıp da son anda böyle bir durum yaşaması... O da ağladı bir sürü. Şaşkın’ın gitmesini hiç istemiyor.”

“Anlayabiliyorum teyzeciğim. Yapabilecek her şeyi yapmadık daha.”

“Kızım her şeyi hesaplamamız lazım. Düşünüyorum da, kışa ne kaldı şunun şurasında… Biz bu kediciğe idareten kalacağı bir ev yaparız, orada yaşamasını isteriz ama yeterince ısınamaz biliyorsun.”

“Isınamaz teyze. İşte bu yüzden…”

“Bu yüzden ne?”

“Ben şansımı deneyeceğim emine teyze.”

“Suzan onu eve almana izin versin diye mi?”

“Evet teyze. “

“Ben çok şans vermiyorum ama dene bakalım.”

“Neden vermiyorsun ki?”

“E kızım, sizin böyle bir yeriniz yok diye biliyorum. Bu kadar büyük bir teras yani.”

“Şaşkın eğer öğrenirse bahçeye çıkmayı bile becerebilir, tuvalet ihtiyacını o şekilde karşılayabilir. Hem bu kadar büyük olmasa da bir balkonumuz var arka cephede. Orada Şaşkın’a yer yapılabilir.”

“Umarım istediğin gibi olur her şey güzel kızım.”

“Umarım teyzeciğim. Ben terasa çıkayım.”

“Haydi geç terasa, oturma odasındaki kapının önündeler. Sallanan koltukta oturuyorlardı.”

                              

 

 

               

 

Işıl bir an için kafasına sorular koyan sözlerin açıklamasını tam olarak çözmüştü. Bundan öte sorgulanacak hiçbir şey yoktu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder