18 Kasım 2020 Çarşamba

kürk mantolu madonna e--kitap


 

var

ben dinlere fln inanmam..

sadece bir nedeni var diye   burada olduğuma inanırım.

ondan yapabildiğim kadar iyi olun beni dinlediğiniz için.

 


ışıl 40 45

 

“Sen inan Volkan. Bir gün gelir ama senin hatalarını sana hatırlatmaması için kendini kolla derim.”

Su:

“Evet volkan. Bu kadar çok, genç kızlara mal olmuş biri olman hoş karşılanmayabilir. Sonuçta herkesin dilinde senin özelin olabiliyor. Ve beklediğin hatun bu tür durumlardan hoşlanmayabilir. Yani yaşadıklarınız sadece size kalsın isteyebilir. Ben en azından kendi bakış açımla değerlendiriyorum. Ama unutma, benden çok daha sert kuralları olanlar vardır. Işıl gibi mesela.”

Volkan:

“Haklısın ssu. Bundan sonrası için elimden geleni yapacağım ama olan biten bazı yaşantıları değiştiremem biliyorsunuz. Ben elimden geldiğince bazı durumları değiştiririm, denerim lakin beni hatalarımla kabul edecek kadar büyük bir insan olduğunu varsayıyorum bu kişinin.”

Ozan:

“Öylesini bulursan bana da söyle kanka!”

Çağın:

“Ben öylesine bile tahammül edemem şu sıra.”

Haluk:

“Öylesi de Çağın gelse de kapris yapsa diye ölüyordu zaten…”

                Işıl saatine baktıktan sonra ssu’ya doğru eğildi:

“Ben acıktım kanka. Sıkıldım da. Haydi, çıkalım saat 6 olmuş. Ozan çocuklarla takılmak istiyordur daha, o gelmez.”

“Tamam ışıl. Gidelim.”

Gitme planları yaptıklarını sezen Volkan ortaya bir laf attı:

“Gençler! Bu gün bizim bahçeye gelsenize!”

                Işıl ve Su birbirlerine baktı, diğerleri kendi aralarında konuşmaya başladı. Bu daveti kabul ediyormuş gibi görünen Haluk ve Ozan vardı.

Çağın:

“Ne yedireceksin bize?”

Volkan:

“Misafir umduğunu değil bulduğunu yermiş Çağın. Gel ve gör ne seçeneklerimiz varmış.”

Ozan:

“Sürekli sizin evde yemek yiyormuşuz gibi bir durum olacak.”

Volkan:

“Ee ne olmuş? Ben davet ediyorum! Sonuçta sen de benim bozduklarımı düzelttin değil mi?”

Ozan:

“Kanka ikisi aynı şey mi?”

Top peşinde koşuşturmaktan yorgun argın, muhabbete gelen Berk:

“Nereye gidiliyor beyler?”

Işıl ortaya:

“Siz arkadaşlarca yemek yiyin, afiyet olsun. Yarın ya da bir gün görüşürüz gençler. Hoşça kalın!”

Volkan:

“Siz neden gelmiyorsunuz ki?”

“Ben çok acıktım, suyum da bitti. Eve gidip su içeyim, karnımı doyurayım, duş alayım. Yarın filan yine görüşürüz olmaz mı?”

“Lütfen?”

Su:

“Bu bakışlara hayır demek zor. Ben zaten gelemem ama sen bir daha düşün kanka.”

Işıl:

“N’olursun Volkan ısrar etme… Eve gitmek istiyorum…”

Volkan:

“Peki, siz bilirsiniz o halde.” Dediğinin hemen sonrasında Işıl’a elini uzattı. Işıl ona baktı, gülmeye başladı ve uzattı elini. Volkan’dan bir tepki beklemeksizin tokalaştıkları anda birkaç kez ellerini aşağı yukarı salladı ve aşağıdayken birden bıraktı. Volkan iç çektikten sonra ssu’ya doğru uzattı elini. O da uzattı elini ve memnun olduğunu söyledi. Vedalaştılar. Volkan onlar bisikletlerine binip bahçeden çıkana kadar arkalarından öylece baktı.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

                Birkaç hafta sonra, bir sabah ssu telefonla ışıl’ların evini aramıştı. Kısa bir konuşma yaptıktan sonra Suzan Hanım ışıl’ı uyandırmak için odasına geçti.

“Kızım telefonda ssu var. Uyanman gerekiyormuş.”

“Saat kaç anne?”

“9:30 suları. Haydi kalk. Sesi biraz üzgün geliyordu.”

Işıl arkadaşına kötü bir şey oldu diye hemen ayaklandı ve telefona koştu.

Işıl:

“Kanka iyi misin?”

Su:

“İyi sayılırım kanka. Sadece beklenmedik durumlar oldu.”

“Meraktan çatlatmasana kanka!”

“ Biliyorsun şşaşkın’la her şey iyiydi. Ailece gayet güzel zaman geçiriyorduk…”

“Kaçtığını söyleme bana!”

“Hayır kanka. Kaçmadı ama ayrılık yolu görünüyor.”

“Neden!”

“Ablamın kedi tüyüne karşı alerjisi varmış!”

“Nasıl olur? Şaşkın’la aynı odada kalmaya başlayalı iki haftayı geçti. Daha yeni mi anlaşılıyor?”

“Arada sırada nefesi tıkanıyordu ama bu boyutta bir şey olduğunu düşünmedik biz. Dün gece nefesi iyice tıkandı, acile kaldırdık. Sonra tetkikler yapıldı ve karar kılındı; kedi tüyüne karşı hassasiyeti varmış.”

Işıl şaşkınlık içerisinde:

“E ne olacak şimdi!”

“Yine bir iki ay önceki gibi terasta yaşaması gerekecek. Ama içimde bir huzursuzluk var, çünkü şimdi şşaşkın küçük bir bebek değil. Biraz daha ayaklandı, sürekli hareket halinde. Ben de sabahtan beri sürekli onun yanında dışarıda oturuyorum başına bela açmasın diye.”

“Ben bir iki saate size gelirim kanka. Duruma bir el atılmalı.”

“Atılmalı atılmasına ama… Çok da umutlu değilim ben. Tek derdim; kızımı sokaklara bırakmam gerekiyor.” Dedi ve burnunu çekmeye başladı. Bu durumdayken daha fazla konuşmak istememesi normaldi.

Işıl:

“Üzülme kanka. Yapabileceğimiz her şeyi yapalım. Eğer başarısız olursak, o zaman ağlarız. Umutsuz olmadan zavallıyı oynamayacağız. Bu hayatta beklemediğimiz birçok şey gerçeğe dönüşebilir.”

Su:

“Haklısın kanka. Gel hadi bekliyorum.”

“Ağlamayacaksın değil mi?”

“Seviyorum seni kanka. Merak etme beni.”

                Işıl’ın morali de oldukça bozulmuştu. Hem duruma sinirlenmiş, hem de çok sağlam bir çözüm bulması gerektiğine inanmıştı. Belli ki ssu şu anda mantıklı düşünemeyecek bir haldeydi. Onun şşaşkın’ı ne kadar çok sevdiğini biliyordu. Keza kendisi de çok seviyordu ve onu sokaklara bırakamazlardı. Elinden gelen her şeyi yapacaktı. İşe dostunu ayağa kaldırmakla başlayacaktı.

                Bir bardak meyve suyu içti ve yola koyuldu. Evden hızlıca çıktı.  Bisikletine atladığı gibi soluğu Su’larda aldı. Kapıyı açan Emine teyzesi:

“Hoş geldin Işıl. Bu gün biraz keyifsiziz senin de tahmin edebileceğin gibi.”

“Evet teyzeciğim. Ben de sizinle aynı şeyleri hissediyorum.”

“Tahmin edebilirim kızım. Su dışarıda şşaşkın’ı kucağına almış, ağlıyordu en son baktığımda.”

“Biz konuştuktan sonra daha fazla ağladığını sanmıyorum emine teyze. Tuğba abla nasıl?”

“O bir şeyler atıştırdı ve geri yattı. İyi yani. Ayaklandı bile.”

“Neyse ki her şey yoluna giriyor.”

“Giriyor kızım. Lakin herkes çok üzgün. Tuğba da olanlara anlam veremiyor, bir iki hafta sapasağlam kalıp da son anda böyle bir durum yaşaması... O da ağladı bir sürü. Şaşkın’ın gitmesini hiç istemiyor.”

“Anlayabiliyorum teyzeciğim. Yapabilecek her şeyi yapmadık daha.”

“Kızım her şeyi hesaplamamız lazım. Düşünüyorum da, kışa ne kaldı şunun şurasında… Biz bu kediciğe idareten kalacağı bir ev yaparız, orada yaşamasını isteriz ama yeterince ısınamaz biliyorsun.”

“Isınamaz teyze. İşte bu yüzden…”

“Bu yüzden ne?”

“Ben şansımı deneyeceğim emine teyze.”

“Suzan onu eve almana izin versin diye mi?”

“Evet teyze. “

“Ben çok şans vermiyorum ama dene bakalım.”

“Neden vermiyorsun ki?”

“E kızım, sizin böyle bir yeriniz yok diye biliyorum. Bu kadar büyük bir teras yani.”

“Şaşkın eğer öğrenirse bahçeye çıkmayı bile becerebilir, tuvalet ihtiyacını o şekilde karşılayabilir. Hem bu kadar büyük olmasa da bir balkonumuz var arka cephede. Orada Şaşkın’a yer yapılabilir.”

“Umarım istediğin gibi olur her şey güzel kızım.”

“Umarım teyzeciğim. Ben terasa çıkayım.”

“Haydi geç terasa, oturma odasındaki kapının önündeler. Sallanan koltukta oturuyorlardı.”

                              

 

 

                Ozan okul bahçesine gittiğinde Baturalp yalnız başına kapının yanındaki duvarda oturuyordu. Cep telefonuyla bir şeyler yapıyor, bir cebine koyuyor, bir çıkarıp yeniden tuşlara basıyordu. Ozan arkadaşının bu hallerini bir süre uzaktan izledi. Bekledi ki kafasını kaldırsın ve onu görsün. Yaklaşık 3 dakika bisiklet üzerinde bahçenin diğer kapısında durdu ve ona baktı. Baturalp dünyayla bağlarını koparmışçasına etrafta olan bitenin farkında değildi. Ozan onu öyle uzaktan izlerken bahçenin dışından, baturalp’in arkasından aniden bir kol belirdi ve onu aşağıya çekti. Genç önce dengesini kaybeder gibi olup arkasındakine bağırdı. Tam düşecek gibi olduğunda, arkadaki el onun düşmesini engelledi. Ve batur gülmeye başladı.

çok sevdiği dostunun, onu asla mağdur etmeyeceğini biliyordu:

"Aşk olsun sana sırık! telefona odaklanmış bir haber bekliyordum evdekilerden!"

Yaptığı şaka onu oldukça eğlendirmişti. Bunun yanısıra arkadaşı batu'nun ona böylesi güvendiğini anlamak içine bir nebze daha mutluluk serpmişti.

                Uzaktan onları izleyen Ozan, gülerek yanlarına gitmiş ve aralarındaki o güçlü bağı yeniden hissetmişti. Oraya vardığında, volkan ve batu bir şeyler konuşuyor ve kesinlikle şakalaşmıyorlardı.

volkan:

"o zaman beklemekten başka bir şey yapamayız."

baturalp:

"malesef kardeşim. bizim bütün iş, o sevinç Hanım'ın keyfine kaldı."

Ozan:

"Hıı kadına geçirttiğin cinnetler, sonunda patlak veriyor cici kardeşim. yapma dedik be sana zamanında. hangi pisliğine takmış şimdi yazın ortasında?"

batu:

"ya ozan bi saçmalama, ben ona ya da her gün yüzyüze geldiğim birine  zarar verecek bir saygısızlık yapar mıyım hiç? Hocam o kadın sonuçta."

                Batu'nun babasına okul yönetiminden telefon gelmişti bu sabah. Onun, kimya hocası Sevinç Hanım'a yaptığı bir saygısızlığın, Hoca Hanım'ı kötü etkilediğini söylemişlerdi. Oysa Batu, bunca ahlaksız biri değildi. Tahminen okulda onu karalamaya çalışan bir grup olan 8-C sınıfındaki 4 gencin hain planlarına maruz kalmıştı. Lakin emin olmadıkça kimseye bu konudaki tahmininden bahsetmeyi düşünmüyordu.

 

                  Volkan:

"Sakin ol dostum. yakında neyin ne olduğu ortaya çıkar."

Ozan:

"Sana inanıyorum kardeşim. Benim bildiğim baturalp asla ahlaksızlık yapmaz."

batu:

"Asla öyle bir şeyi aklımdan bile geçiremem. Kadının öğretmenler odasındaki dolabına 3 tane kral kurbağası koymak ne demek yahu? hatun kalpten gidecekmiş. görgü tanığı birkaç öğrenci oralarda benim gezindiğimi söylemiş..."

Ozan:

"Bu sadizm!"

batu:

"Ve benim eserim değil."

volkan:

"Tabi ki değil kardeşim. Şu görgü tanıklarını bulalım önce."

Batu:

"Tahminimce sana asılan şu balık etli kız onlardan biri."

volkan

"Süheyla mı?"

batu:

"Yahu nereden bileyim ben? Kalın bacakları var işte."

volkan:

"neyse işte. Kim bilir kimdir."

Batu:

"Onu bunu bilmem de, pamuk prensesim geliyor."

Volkan:

"Yakında değişik animasyon karakterleri de sayıklarsın, tam olur kanka.

Ozan:

"Yok, Batu uydurmuyor. Bu kadar soluk benizli birine prenses diyecekse, muhtemel benzetmesi illa ki pamuk prenses olur."

15 Kasım 2020 Pazar

tuz yemeyi kes, su icmeye özen göster

tuzu kesersen tat olmmayacak

sadece doyana kadar yiyecksin.

ve öyle 1 ayda 6 kilo verdim. midem öyle alıştı. 14 yıl geçti ve belki 1 klilo aldım.

bir    dostum 1 2 aydır özen göstererek on kilo verdi....

13 Kasım 2020 Cuma

indirim

 bilgisayar urunlerindedir.

https://www.hepsiburada.com/kampanyalar/ayin-bilgisayar-paketinde-sepette-25-e-varan-indirimler?utm_source=email&utm_medium=push-web&utm_campaign=bilg1411&utm_content=pazarlama&utm_term=6802&wt_em=push-web.pazarlama.6802.bilg1411&is_retargeting=true&shortlink=ce78ec2d&c=Webpush&pid=Performance&link=https://app.hps.im/d7ct/ce78ec2d&af_click_lookback=7d&af_lp_src=https://creatives-cdn.appsflyer.com/crt-5c79e771-3f27-4660-b236-b135445555742&af_adset=bilg1411

ihtiyac

 https://www.hepsiburada.com/kampanyalar/kis-bakim-temizlik-urunlerinde-firsatlar?utm_source=email&utm_medium=push-web&utm_campaign=oto13kasim&utm_content=pazarlama&utm_term=6817&wt_em=push-web.pazarlama.6817.oto13kasim&is_retargeting=true&shortlink=ce78ec2d&c=Webpush&pid=Performance&link=https://app.hps.im/d7ct/ce78ec2d&af_click_lookback=7d&af_lp_src=https://creatives-cdn.appsflyer.com/crt-5c79e771-3f27-4660-b236-b135445555742&af_adset=oto13kasim

duyabilirsiniz.

9 Kasım 2020 Pazartesi

gözenek kapatıcı


 

arnavut kremi

 https://www.trendyol.com/tum--urunler?q=%20Arnavut%20Kremi&qt=%20Arnavut%20Kremi&st=%20Arnavut%20Kremi

Bunlardann birini aldimm ve vc memnun kaldim onririm.

1 Kasım 2020 Pazar

stevia tablet

 şeker yerine kullanılır. çok güçlü bir tatlandırıcıdır. 30-40 liraya 100 tanesi satılır.kalori yoktur.

takita marka ve gittigidiyo'rdan farklı markalarla alırım.

sıvı olanı da kullanılır. tek tablet bir bardağa yeter.

KOLAJEN KREMİ